Bu kadar kolaymıydı unutmak, Ayrılmanın zor olduğu zamanda. Hani gözyaşlarımı silecektin Artık herkese karşı koyacaktı sevgimiz. Rengini beyaz karanfillerden alacak Düşlerimiz vardı Aldırmayacaktık kimseye yaşayacaktık.
Görmeyecekti hiç birşeyi gözlerimiz Elele olacaktık bütün zorluklara. Leylaklar bile, kısa süren açılmalarında kıskanacaktı sevgimizi. Dağlar delinecekti sevgimize karşı İz bırakacaktık dünyaya Mazide mi kaldı bütün bunlar.
Aşk acısı çekmeyen var mıdır acaba? Aynı ölüm acısı gibidir. Herkesin yüreğinde bir kerelik de olsa mutlaka yeri vardır. Öyle bir yara açar ki, yakar içini kor ateşler gibi. Sana acılar çektirirken o, birgün ansızın terkeder seni, arkasına bakmadan. Seni yanlız bırakır hatıralarınla. Yüreğinden atamazsın, saçlarına ak düşsede. Aklına geldikçe yüreğin sızlar, göğüs kafesin sıkışır. Ağlarsın salya sümük, başını yastığa gömerek. Sorduklarında ise "hiç" dersin, Söyleyemezsin içinin yangınını. Bilmezler senin için "hiç" olmadığını. Ölüm bekler seni hatıralarınla,
Yıllar içersinde söylemek isteyipte söyleyemediğim ne çok şey var aslında.
Kızgınlıklarım, kırgınlıklarım, sevgilerim, özlemlerim.
Bazen gecenin yarısı uyanıpta, "haydi kalkın,anlatacağım size" demek istediğimi, bazen kapıyı çarpıp arkama bakmadan gitmek isteyişlerimi. Ve bazen dorukta sarhoş olup, haykırmak sevdiğimi.
Ama olmadı işte.Ne sevdiğimi söyleyebildim, ne nefretimi.
Saçlarıma ak düşmüşken,ağır ağır yaklaşırken ölüm bedenime, susmanın acı verdiğini öğrendim. İşte artık konuşuyorum.